Glokom (Göz Tansiyonu Yüksekliği) Nedir ?
Glokom Riskini Artıran Faktörler Nelerdir ?
Glokomun Değişik Tipleri Var Mıdır ?
Glokom Belirtileri Nelerdir?
Glokom Nasıl Teşhis Edilir ?
Glokom Nasıl Tedavi Edilir?
Glokom (Göz Tansiyonu Yüksekliği) Nedir ?
Glokom, göziçindeki sıvı basıncının görme sinirine zarar verebilecek düzeyde yükselmesi nedeniyle görme sinirinin giderek zayıflamasına ve böylece görme kaybına yolaçan ciddi bir hastalıktır. Glokom beyine gördüklerimizi ileten görme sinirinin hastalığıdır. Halk arasında göz tansiyonu ve karasu adlarıyla bilinen glokom özellikle ileri yaşlardaki önemli bir körlük nedenidir. Tedavi edilmezse görme kaybına neden olabilir. Tüm dünyada en sık kalıcı görme kaybı nedeni olup milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir göz hastalığıdır.
GLOKOM NEDEN OLUR ?
Gözün içinde ön tarafta, dokuları beslemek için dolaşan bir sıvı bulunmaktadır. Bu sıvı göz içindeki kanallarda üretilir. Başka bir grup kanaldan da göz dışına atılır. Bazı gözlerde bu sıvı kanallardaki tıkanıklık nedeniyle dışarı atılamaz ve göz içi basıncı yükselir.
GLOKOM KİMLERDE GÖRÜLÜR ?
Glokom. Kırk yaşın üzerinde yaklaşık olarak her 40 kişiden 1’inde görülür ve hastalığın ortaya çıktığı 20 kişiden 1’inde her iki gözde kalıcı görme kaybına, yani total körlüğe neden olur. Toplumda 40 yaş üzerinde %2, 60 yaş üzerinde %10 oranında görülür.Bebeklik(konjenital glokom) ve çocukluk çağlarında görülen tipleri de vardır.
GÖRME SİNİRİNİN GLOKOMDAKİ ÖNEMİ NEDİR ?
Optik sinir olarak bilinen görme sinirimiz elektrik ileten kablolara benzemektedir. İçinde binlerce lif bulunmaktadır. Her lif beyine görmemizi sağlayan mesajlar iletmektedir. Glokom bu liflere zarar vermekte ve görme alanımızda kör noktaların oluşmasına neden olmaktadır. İnsanlar bu kör noktaları çok ileri seviyelere ulaşana kadar fark etmemektedir. Tüm sinir hasar görünce körlük meydana gelir
GÖZ İÇİ SIVISI NEDİR ?
Göz, ön ve arka segment olarak iki bölümden oluşur. Bu iki bölümü birbirinden ayıran yapı lenstir. Ön segment de yine ön ve arka kamara olarak iki bölümden oluşur. Bu iki bölümü ise iris dediğimiz gözün renkli tabakası ayırır. Ön kamaranın önünde ise kornea bulunur.Bu bölüm aköz denilen su gibi bir sıvı ile doludur. Aköz sıvısı olarak bilinen göz içi sıvısı lensin bağlantı noktalarının yakınındaki silier cisimden salgılanır, lensin ön yüzeyinden akarak ön kamaraya gelir. Burada lens ve korneanın beslenmesini sağlar. Ayrıca gözün şeklini oluşturacak basıncı meydana getirir. Bu basınca göziçi basıncı (GİB) denir. Görmenin korunması için bu basıncın belli sınırlar içinde korunması şarttır.
Üretilen göz içi sıvısı göz bebeğinden ön tarafa gelip iris ile korneanın birleşim yerindeki açıda trabeküler ağ denilen yapıdan süzülür. Devamlı bir sıvı döngüsü vardır. Bu döngü, göz bebeğinden geçiş esnasında ya da trabeküler ağ ve sonrasında engellenecek olursa GİB yükselmeye başlar. Artan basınç görme sinirinin göze giriş yerine baskı yaparak sinirleri öldürür
NORMAL GÖZİÇİ BASINCI NE KADARDIR ?
Normal düzeyi 10-20 mm civa basıncı arasındadır. Glokom hastalığı olan gözlerde genellikle bu değer 20 mm civa basıncı üzerine çıkmaktadır.Bununla birlikte gözü sağlıklı olup göz tansiyonu 20 mm Hg.nın üzerinde olan kişiler görüldüğü gibi, göz tansiyonu 20 mm Hg.nın altında olup göz sinirinde harabiyet olan ve tedavi edilmesi gereken kişiler de vardır. Yani göz içi basınç değeri hastalık tanısı için tek kriter değildir. Göz tansiyonu normal ölçülen ve göz siniri hassas olan kişilerde de glokom hastalığı görülebilir.
Glokom Riskini Artıran Faktörler Nelerdir ?
Glokom herkeste ve her yaşta görülebilir. Ancak 40 yaşın üzerinde olanlar, ailesinde glokom bulunan kişiler, şeker hastalığı, hipertansiyonu, yüksek miyopisi ve damar hastalığı bulunanlar,uzun süreli kortizon tedavisi alanlar, göz yaralanmaları olanlar glokomun daha sık görüldüğü grupta yer alırlar. Özellikle glokom hastalığının ailesel geçişinin önemli olduğu ve ailesinde göz tansiyonu bulunan kişilerin bu hastalığın görülmesi açısından normale göre 8 kat daha fazla risk altında olduğu göz önünde tutulmalıdır.
Glokom görülme sıklığı özellikle 40 yaşından sonra artış gösterir. Tüm glokomların %90’ı 40 yaşın üzerinde kişilerde görülmektedir. Bu nedenle, 40 yaş üzerindeki kişilerde göz muayenesi sırasında, göziçi basıncının ölçülmesi göz doktorları için bir kural haline gelmiştir. Özellikle ailesinde glokomlu olanlar, kendilerinde glokom olma olasılığının daha yüksek olduğunu bilerek 40 yaşından sonra hiç olmazsa yılda bir kez göz muayenesi olup göz tansiyonlarını ölçtürmelidirler
Glokomun Değişik Tipleri Var Mıdır ?
Glokom Tipleri
Yaşa göre sınıflama:
- Konjenital (0 yaş),
- İnfantil (0-2 yaş),
- Juvenil (2-34 yaş)
- Erişkin (35+ yaş)
Mekanizmaya göre sınıflama:
- Açık açılı
- Kapalı açılı
- Karışık tip
Glokom başlıca açık açılı ve kapalı açılı glokom olmak üzere iki tipte görülebilir.
– AÇIK AÇILI GLOKOM:
En sık olan tipidir. Glokomların %85-90’ı bu tiptedir. Bu, kronik bir hastalıktır Açık açılı glokomda, göz içi sıvısının boşalma yeri olan trabeküler ağda bir anormallik direnç oluşturmaktadır. Bu durumda hümör aköz gözü terk etmekte zorlanmaya başlar ve böylece göz içindeki basınç yavaşça artmaya başlar. Bu yavaş yükseliş belirtiye neden olmaz ve tanının konulması ileri derecede kayıp olana kadar gecikebilir. Açık açılı glokomlu hastalarda hastalık belirgin bir belirti vermeden sinsi seyrini sürdürür ve hasta, hastalığının farkında olmaz. Görmedeki kayıp ancak ileri bazı testler yapılarak bulunabilir. Hasta ancak son döneme yaklaştıkça görmesinin bozulduğunu ve azaldığını fark eder doktora başvurur. Fakat bu durumdaki bir hastada, göz siniri büyük oranda tahrip olmuş ve görme alanı çok daralmıştır. Yapılacak tedavi ancak mevcut görmeyi korumaya yardımcı olur. Kaybolan görme geri çevrilmez. Artan bu basınç retinanın sinir liflerini mekanik etkiyle tahrip etmeye başlar. Sinir lifi tahribatı en iyi görme alanı incelemeleriyle takip edilir. Bu tahribatlar belli bir seviyeye ulaştığında görme siniri kafasında çökmeye sebep olurlar. Çökme miktarı ile hasar doğru orantılıdır. Tedavi edilmemiş kontrolsüz glokom tüm optik sinir kafasının çökmesine neden olarak görmeyi sona erdirir.
Bu grup Glokomun Yüksek Basınçlı, Normal Basınçlı ve ikincil tipleri vardır.
En sık görülen tipi yüksek göz içi basınçlı olanıdır. Yaklaşık 1/100 oranında görülür ve hastaların yarısından çoğu durumunun farkında değildir. Tedavisiz kalırsa yıllar içinde sinsi bir şekilde kör edici özellik taşır
a-) Normal göz içi basınçlı açık açılı glokom
Düşük basınçlı glokom olarak da bilinir. Normal GİB’na rağmen görme alanı kaybı ve görme siniri hasarı vardır Normal göz içi basınçlı açık açılı glokomda tüm diğer glokomların aksine göziçi basıncı evrensel normal değer olarak kabul edilen sınırlar içindedir, göziçi basıncı 22 mmHg yı aşmaz. Bu gözlerin optik sinir başının dolaşım yetmezliği nedeniyle hassaslaşması ve zayıflaması normal sayılan göziçi basınçlarına dahi dayanamamasına sebep olur. Göz içi basıncı normalken optik sinir kafası çukurlaşır ve görme alanı defektleri oluşur. Migren ve Reynaud fenomeni (soğukta parmakları çok üşüyüp moraranlar) gibi vazospastik durumlar, antihipertansif tedavi kullanıp tansiyonu gece çok düşen kişiler normal tansiyonlu glokom için risk faktörü taşırlar. Özellikle yaşlılıkta sıktır. Bu kişilerde görme sinirinde bir dolaşım bozukluğu söz konusu olduğu için GİB’nın normal değerlerin de altına çekilmesi gerekir.
b-) Oküler Hipertansiyon
Normal göz içi basınçlı açık açılı glokomun tersi gibidir. GİB yüksek olmasına rağmen görme alanı kaybı ve görme siniri hasarı görülmez. Göz içi basıncı 22 mmHg ve üstü olup görme sinir liflerinde herhangi bir glokom hasarı saptanmamış ise bu durum glokom olarak kabul edilmez. Göz hipertansiyonu (Oküler hipertansiyon ) olarak adlandırılan bu durumda tedaviye gerek duyulmaz. Ancak ileride glokoma dönüşebileceği için takip gerekir.Göz içi basıncı yüksek seyrettikçe uygun aralarla görme alanı tetkikleri yapılır. Görme sinir liflerinin sağlıklı olduğu belgelendiği sürece hasta tedavisiz takip edilir.
c-) Konjenital ve infantil glokomlar
1/10.000 oranında nadir gözüken bu durumda doğumda görülür. Bebeklerde drenaj açısı doğuştan bozuk olarak gelişmiştir. Doğuştan itibaren vardır. Birkaç ay içinde gözde belirgin bir büyüme, ışıkta gözü kapatma, sulanma ve bulanıklaşma ile kendini belli eder .Glokomlu bebeklerde göz içi basıncı yükselince kornea saydamlığını yitirip buğulanır, göz yaşarmaya başlar. Anne babanın ilk ilgisini çeken bulgular bunlardır. 3 yaşından önce göz içi basıncı artmış ve bu durum fark edilmemişse göz büyümeye başlar(öküz gözü görünümü). Bu durum tek taraflıysa rahatça tanınır, çift taraflıysa tanı gecikebilir.
Bu tip glokomlarda tedavi hemen her zaman cerrahidir. Erken cerrahi tedavi yapılmazsa hayat boyu kalıcı körlükle sonlanır . Doğumsal yapısal problemler nedeniyle ameliyatların tekrarına ve çok yakın takiplere ihtiyaç duyulabilir.
– KAPALI AÇILI GLOKOM: Açı Kapanması Glokomu (Glokom krizi)
Glokomlu hastaların %5-10 kadarını oluşturur. Daha çok drenaj açısı dar veya kapanmaya meyilli göz yapılı kişilerde gözlenir. Trabekuler drenaj normaldir .Kalıtsal olabilir ve aynı ailenin farklı bireylerinde aynı anda görülebilir. Hipermetroplarda daha sıktır. Glokom krizi ortalama 60 yaşlarında, kadınlarda 4 kez daha fazla, ve anatomik özelliği nedeniyle aile öyküsü olanlarda daha fazla gözlenir. Bunun yanında diabet, göz damar tıkanıklıkları, üveit, komplikasyonlu katarakt ameliyatları, ve çok çeşitli durumlar ikincil olarak açı kapanması glokomuna sebep olurlar. Bazen de açık açılı glokomla açı kapanması glokomu birlikte seyrederler.Bu kişilerde ön kamara normal kişilere göre daha dardır. Yaşlandıkça da lensin büyümesine bağlı olarak bu açı daha da daralır ve GİB yükselir. Açı tamamen kapandığında ise akut glokom meydana gelir. Gözbebeği genişleyip irisin drenaj açısının üstünü örtüp tıkaması aköz sıvısının göz içinde sıkışmasına sebep olur Bu tip glokom yukarıda anlatılan ve çoğunluğu oluşturan sessiz gidişli, belirti vermeyen, sinsi glokom tipinin(Açık açılı Glolkom) tam tersine çok gürültülü bir tabloyla ortaya çıkar. Çoğu atak karanlıkta veya stresli durumlarda meydana gelir. Zira bu durumlarda göz bebeği büyür ve açı daralır. Ayrıca göz bebeğini büyüten antidepresanlar, grip ilaçları, antihistaminikler ve bulantı ilaçları da gözde glokom krizi oluşturabilir. Hafif olan ataklar ışıklı ortama geçmek veya uyumakla kendiliğinden yatışabilir. Çünkü bu durumlarda göz bebeği küçülür.Açı kapanması glokomu veya akut glokom krizi olarak isimlendirilen bu tabloda, birden gözde şiddetli ağrı, kızarıklık, görmenin bulanıklaşması ve azalması, ışığa hassasiyet, bulantı, kusma belirtileri ortaya çıkar. Bu tabloyla doktora başvuran hastanın göz tansiyonu genellikle 40-50 mm veya daha yüksek civa basıncı gibi çok yüksek düzeylerde bulunur. Bu seviyelerdeki göziçi basıncı gözbebeğini felç eder.
Göz ağrısı kusmaya neden olabilicek kadar şiddetlidir Bu, acil bir durumdur. Tedavi gecikirse görme kaybına yol açar. Katarakt ve görme siniri hasarı hızla gelişebilir.Bu yüksek göz tansiyonunun acilen ilaç tedavisiyle düşürülüp hastanın lazer tedavisi ve gerekirse ameliyata alınması ve probleminin halledilmesi gerekir. Aksi halde, hasta doktora başvurmakta gecikirse bu yüksek göz tansiyonu ile birkaç gün içinde tam görme kaybı oluşur. Bu belirtilerin görüldüğü hastanın ağrı kesicilerle ağrıyı azaltmaya çalışmadan, bir an önce doktora başvurması gerekir. Genellikle drenaj açısı dar kişiler doktorları tarafından böyle bir kriz için uyarılırlar. Gözde ağrı , gözün sertleşmesiyle birlikteyse hemen doktora başvurulmalıdır.
Glokom Belirtileri Nelerdir?
Glokomun çeşitli tiplerinin oluşum şekli, klinik görünümü ve tedavisi birbirinden çok farklıdır.
Glokom tiplerinin büyük çoğunluğun açık açılı tip olup bu grup hastalarda hiçbir belirti görülmez. Erken görmede bozukluk ve ağrı yoktur Hastalık erken teşhis edilmeyip ilerlerse, görme sinirindeki harabiyete bağlı olarak görme alanında kör noktalar oluşur. Daha sonra bir borudan bakıyormuş gibi etraftaki cisimler görülmez olur.Dahada ilerlediğinde bu boru görüşü de kaybolur. Bu yüzden Glokom bazen yıllarca sessiz sedasız ilerleyerek göz sinirinde belirgin harabiyet yaptıktan sonra, birçok hasta tarafından ancak ileri dönemde fark edilen sinsi bir hastalıktır.
Glokomun seyrek görülen kapalı açılı tipinde ise göz tansiyonu aniden çok yükselir. Gözde kızarıklık, ağrı, bulanık görme, ışıklar etrafında renkli halkalar görme, mide bulantısı ve kusma gibi belirtileri olur Bu genellikle hipermetrop hastalarda izlenir.
Glokomda görme kaybı oluştuktan sonra geri dönüş olmadığından erken tanı önemlidir. Normal göz muayenesi sırasında tespit edilen anormal gözici basıncı hastalığın ilk belirtisi olabilir. Göz doktorunca düzenli aralıklarla yapılan muayeneler glokomun erken tanı ve tedavisi için en iyi yoldur.
Glokomda Görme Alanı Daralması
Normal Görüş | Glokom Hasarında Görüş |
Glokomda Görme Alanı Daralması
Glokom Nasıl Teşhis Edilir ?
Bu durumun tanısı sadece göz doktorlarınca konabilmektedir. Özellikle, kronik açık açılı glokom adı verilen en sık görülen glokom çeşidinde, eğer göziçi basıncı çok yüksek seviyelerde değilse hastalık hiçbir belirgin belirti vermeden sinsi olarak seyreder. Glokom, çoğunlukla başka bir nedenle, sıklıkla da sıradan bir gözlük muayenesi veya basit nedenlerle doktora başvuran hastalarda yapılan muayene sırasında tesadüfen teşhis edilir. Bu nedenle göz muayenesi sırasında göz tansiyonunun ölçülmesi ihmal edilmemelidir.
Diğer yöntemlerle şüphe uyanırsa uygulanır.
Normal Görme Siniri
Glokomlu Hastalarda Görme Sinirinde Çukurlaşma
Glokomlu Hastalarda Görme Sinirinde Çukurlaşma
Normal Görme Alanları
Glokoma Bağlı Görme Alanı Hasarları
Sinir Lifi Analizi Testi (NFA: Nerve Fiber Analyzer) Bu test ile ile sinir lifi kalınlıkları ölçülür.Glokom hastalıgında sinir lifi kalınlıklarında incelmeler saptanır.
Glokom Nasıl Tedavi Edilir?
Açık Açılı Glokom Tedavisi
Lazer ile İriste Delik Açılmas
Lazer Sonrası Oluşturulan Delikten Sıvı Geçişinin Sağlanması
Lazer ile İriste Delik Oluşturulması