TURKUAZ GÖZ MERKEZİ

: HAFTAİÇİ : 08:30 - 18:00 / C.TESİ : 08:30 - 17:30 RANDEVU : (0312) 447 2525

Glokom (Göz Tansiyonu Yüksekliği) Nedir ?

Glokom Riskini Artıran Faktörler Nelerdir ?

Glokomun Değişik Tipleri Var Mıdır ?

Glokom Belirtileri Nelerdir?

Glokom Nasıl Teşhis Edilir ?

Glokom Nasıl Tedavi Edilir?

 

Glokom (Göz Tansiyonu Yüksekliği) Nedir ?

Glokom, göziçindeki sıvı basıncının görme sinirine zarar verebilecek düzeyde yükselmesi nedeniyle görme sinirinin giderek zayıflamasına ve böylece görme kaybına yolaçan ciddi bir hastalıktır. Glokom beyine gördüklerimizi ileten görme sinirinin hastalığıdır. Halk arasında göz tansiyonu ve karasu adlarıyla bilinen glokom özellikle ileri yaşlardaki önemli bir körlük nedenidir. Tedavi edilmezse görme kaybına neden olabilir. Tüm dünyada en sık kalıcı görme kaybı nedeni olup milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir göz hastalığıdır.

GLOKOM NEDEN OLUR ?

Gözün içinde ön tarafta, dokuları beslemek için dolaşan bir sıvı bulunmaktadır. Bu sıvı göz içindeki kanallarda üretilir. Başka bir grup kanaldan da göz dışına atılır. Bazı gözlerde bu sıvı kanallardaki tıkanıklık nedeniyle dışarı atılamaz ve göz içi basıncı yükselir.

GLOKOM KİMLERDE GÖRÜLÜR ?

Glokom. Kırk yaşın üzerinde yaklaşık olarak her 40 kişiden 1’inde görülür ve hastalığın ortaya çıktığı 20 kişiden 1’inde her iki gözde kalıcı görme kaybına, yani total körlüğe neden olur. Toplumda 40 yaş üzerinde %2, 60 yaş üzerinde %10 oranında görülür.Bebeklik(konjenital glokom) ve çocukluk çağlarında görülen tipleri de vardır.

GÖRME SİNİRİNİN GLOKOMDAKİ ÖNEMİ NEDİR ?

Optik sinir olarak bilinen görme sinirimiz elektrik ileten kablolara benzemektedir. İçinde binlerce lif bulunmaktadır. Her lif beyine görmemizi sağlayan mesajlar iletmektedir. Glokom bu liflere zarar vermekte ve görme alanımızda kör noktaların oluşmasına neden olmaktadır. İnsanlar bu kör noktaları çok ileri seviyelere ulaşana kadar fark etmemektedir. Tüm sinir hasar görünce körlük meydana gelir

GÖZ İÇİ SIVISI NEDİR ?

Göz, ön ve arka segment olarak iki bölümden oluşur. Bu iki bölümü birbirinden ayıran yapı lenstir. Ön segment de yine ön ve arka kamara olarak iki bölümden oluşur. Bu iki bölümü ise iris dediğimiz gözün renkli tabakası ayırır. Ön kamaranın önünde ise kornea bulunur.Bu bölüm aköz denilen su gibi bir sıvı ile doludur. Aköz sıvısı olarak bilinen göz içi sıvısı lensin bağlantı noktalarının yakınındaki silier cisimden salgılanır, lensin ön yüzeyinden akarak ön kamaraya gelir. Burada lens ve korneanın beslenmesini sağlar. Ayrıca gözün şeklini oluşturacak basıncı meydana getirir. Bu basınca göziçi basıncı (GİB) denir. Görmenin korunması için bu basıncın belli sınırlar içinde korunması şarttır.

Üretilen göz içi sıvısı göz bebeğinden ön tarafa gelip iris ile korneanın birleşim yerindeki açıda trabeküler ağ denilen yapıdan süzülür. Devamlı bir sıvı döngüsü vardır. Bu döngü, göz bebeğinden geçiş esnasında ya da trabeküler ağ ve sonrasında engellenecek olursa GİB yükselmeye başlar. Artan basınç görme sinirinin göze giriş yerine baskı yaparak sinirleri öldürür

NORMAL GÖZİÇİ BASINCI NE KADARDIR ?

Normal düzeyi 10-20 mm civa basıncı arasındadır. Glokom hastalığı olan gözlerde genellikle bu değer 20 mm civa basıncı üzerine çıkmaktadır.Bununla birlikte gözü sağlıklı olup göz tansiyonu 20 mm Hg.nın üzerinde olan kişiler görüldüğü gibi, göz tansiyonu 20 mm Hg.nın altında olup göz sinirinde harabiyet olan ve tedavi edilmesi gereken kişiler de vardır. Yani göz içi basınç değeri hastalık tanısı için tek kriter değildir. Göz tansiyonu normal ölçülen ve göz siniri hassas olan kişilerde de glokom hastalığı görülebilir.


Glokom Riskini Artıran Faktörler Nelerdir ?

Glokom herkeste ve her yaşta görülebilir. Ancak 40 yaşın üzerinde olanlar, ailesinde glokom bulunan kişiler, şeker hastalığı, hipertansiyonu, yüksek miyopisi ve damar hastalığı bulunanlar,uzun süreli kortizon tedavisi alanlar, göz yaralanmaları olanlar glokomun daha sık görüldüğü grupta yer alırlar. Özellikle glokom hastalığının ailesel geçişinin önemli olduğu ve ailesinde göz tansiyonu bulunan kişilerin bu hastalığın görülmesi açısından normale göre 8 kat daha fazla risk altında olduğu göz önünde tutulmalıdır.

Glokom görülme sıklığı özellikle 40 yaşından sonra artış gösterir. Tüm glokomların %90’ı 40 yaşın üzerinde kişilerde görülmektedir. Bu nedenle, 40 yaş üzerindeki kişilerde göz muayenesi sırasında, göziçi basıncının ölçülmesi göz doktorları için bir kural haline gelmiştir. Özellikle ailesinde glokomlu olanlar, kendilerinde glokom olma olasılığının daha yüksek olduğunu bilerek 40 yaşından sonra hiç olmazsa yılda bir kez göz muayenesi olup göz tansiyonlarını ölçtürmelidirler


Glokomun Değişik Tipleri Var Mıdır ?

Glokom Tipleri

Yaşa göre sınıflama:

  • Konjenital (0 yaş),
  • İnfantil (0-2 yaş),
  • Juvenil (2-34 yaş)
  • Erişkin (35+ yaş)

Mekanizmaya göre sınıflama:

  • Açık açılı
  • Kapalı açılı
  • Karışık tip

Glokom başlıca açık açılı ve kapalı açılı glokom olmak üzere iki tipte görülebilir.

– AÇIK AÇILI GLOKOM:
En sık olan tipidir. Glokomların %85-90’ı bu tiptedir. Bu, kronik bir hastalıktır Açık açılı glokomda, göz içi sıvısının boşalma yeri olan trabeküler ağda bir anormallik direnç oluşturmaktadır. Bu durumda hümör aköz gözü terk etmekte zorlanmaya başlar ve böylece göz içindeki basınç yavaşça artmaya başlar. Bu yavaş yükseliş belirtiye neden olmaz ve tanının konulması ileri derecede kayıp olana kadar gecikebilir. Açık açılı glokomlu hastalarda hastalık belirgin bir belirti vermeden sinsi seyrini sürdürür ve hasta, hastalığının farkında olmaz. Görmedeki kayıp ancak ileri bazı testler yapılarak bulunabilir. Hasta ancak son döneme yaklaştıkça görmesinin bozulduğunu ve azaldığını fark eder doktora başvurur. Fakat bu durumdaki bir hastada, göz siniri büyük oranda tahrip olmuş ve görme alanı çok daralmıştır. Yapılacak tedavi ancak mevcut görmeyi korumaya yardımcı olur. Kaybolan görme geri çevrilmez. Artan bu basınç retinanın sinir liflerini mekanik etkiyle tahrip etmeye başlar. Sinir lifi tahribatı en iyi görme alanı incelemeleriyle takip edilir. Bu tahribatlar belli bir seviyeye ulaştığında görme siniri kafasında çökmeye sebep olurlar. Çökme miktarı ile hasar doğru orantılıdır. Tedavi edilmemiş kontrolsüz glokom tüm optik sinir kafasının çökmesine neden olarak görmeyi sona erdirir.
Bu grup Glokomun Yüksek Basınçlı, Normal Basınçlı ve ikincil tipleri vardır.
En sık görülen tipi yüksek göz içi basınçlı olanıdır. Yaklaşık 1/100 oranında görülür ve hastaların yarısından çoğu durumunun farkında değildir. Tedavisiz kalırsa yıllar içinde sinsi bir şekilde kör edici özellik taşır

a-) Normal göz içi basınçlı açık açılı glokom
Düşük basınçlı glokom olarak da bilinir. Normal GİB’na rağmen görme alanı kaybı ve görme siniri hasarı vardır Normal göz içi basınçlı açık açılı glokomda tüm diğer glokomların aksine göziçi basıncı evrensel normal değer olarak kabul edilen sınırlar içindedir, göziçi basıncı 22 mmHg yı aşmaz. Bu gözlerin optik sinir başının dolaşım yetmezliği nedeniyle hassaslaşması ve zayıflaması normal sayılan göziçi basınçlarına dahi dayanamamasına sebep olur. Göz içi basıncı normalken optik sinir kafası çukurlaşır ve görme alanı defektleri oluşur. Migren ve Reynaud fenomeni (soğukta parmakları çok üşüyüp moraranlar) gibi vazospastik durumlar, antihipertansif tedavi kullanıp tansiyonu gece çok düşen kişiler normal tansiyonlu glokom için risk faktörü taşırlar. Özellikle yaşlılıkta sıktır. Bu kişilerde görme sinirinde bir dolaşım bozukluğu söz konusu olduğu için GİB’nın normal değerlerin de altına çekilmesi gerekir.

b-) Oküler Hipertansiyon
Normal göz içi basınçlı açık açılı glokomun tersi gibidir. GİB yüksek olmasına rağmen görme alanı kaybı ve görme siniri hasarı görülmez. Göz içi basıncı 22 mmHg ve üstü olup görme sinir liflerinde herhangi bir glokom hasarı saptanmamış ise bu durum glokom olarak kabul edilmez. Göz hipertansiyonu (Oküler hipertansiyon ) olarak adlandırılan bu durumda tedaviye gerek duyulmaz. Ancak ileride glokoma dönüşebileceği için takip gerekir.Göz içi basıncı yüksek seyrettikçe uygun aralarla görme alanı tetkikleri yapılır. Görme sinir liflerinin sağlıklı olduğu belgelendiği sürece hasta tedavisiz takip edilir.
c-) Konjenital ve infantil glokomlar
1/10.000 oranında nadir gözüken bu durumda doğumda görülür. Bebeklerde drenaj açısı doğuştan bozuk olarak gelişmiştir. Doğuştan itibaren vardır. Birkaç ay içinde gözde belirgin bir büyüme, ışıkta gözü kapatma, sulanma ve bulanıklaşma ile kendini belli eder .Glokomlu bebeklerde göz içi basıncı yükselince kornea saydamlığını yitirip buğulanır, göz yaşarmaya başlar. Anne babanın ilk ilgisini çeken bulgular bunlardır. 3 yaşından önce göz içi basıncı artmış ve bu durum fark edilmemişse göz büyümeye başlar(öküz gözü görünümü). Bu durum tek taraflıysa rahatça tanınır, çift taraflıysa tanı gecikebilir.
Bu tip glokomlarda tedavi hemen her zaman cerrahidir. Erken cerrahi tedavi yapılmazsa hayat boyu kalıcı körlükle sonlanır . Doğumsal yapısal problemler nedeniyle ameliyatların tekrarına ve çok yakın takiplere ihtiyaç duyulabilir.

– KAPALI AÇILI GLOKOM: Açı Kapanması Glokomu (Glokom krizi)

Glokomlu hastaların %5-10 kadarını oluşturur. Daha çok drenaj açısı dar veya kapanmaya meyilli göz yapılı kişilerde gözlenir. Trabekuler drenaj normaldir .Kalıtsal olabilir ve aynı ailenin farklı bireylerinde aynı anda görülebilir. Hipermetroplarda daha sıktır. Glokom krizi ortalama 60 yaşlarında, kadınlarda 4 kez daha fazla, ve anatomik özelliği nedeniyle aile öyküsü olanlarda daha fazla gözlenir. Bunun yanında diabet, göz damar tıkanıklıkları, üveit, komplikasyonlu katarakt ameliyatları, ve çok çeşitli durumlar ikincil olarak açı kapanması glokomuna sebep olurlar. Bazen de açık açılı glokomla açı kapanması glokomu birlikte seyrederler.Bu kişilerde ön kamara normal kişilere göre daha dardır. Yaşlandıkça da lensin büyümesine bağlı olarak bu açı daha da daralır ve GİB yükselir. Açı tamamen kapandığında ise akut glokom meydana gelir. Gözbebeği genişleyip irisin drenaj açısının üstünü örtüp tıkaması aköz sıvısının göz içinde sıkışmasına sebep olur Bu tip glokom yukarıda anlatılan ve çoğunluğu oluşturan sessiz gidişli, belirti vermeyen, sinsi glokom tipinin(Açık açılı Glolkom) tam tersine çok gürültülü bir tabloyla ortaya çıkar. Çoğu atak karanlıkta veya stresli durumlarda meydana gelir. Zira bu durumlarda göz bebeği büyür ve açı daralır. Ayrıca göz bebeğini büyüten antidepresanlar, grip ilaçları, antihistaminikler ve bulantı ilaçları da gözde glokom krizi oluşturabilir. Hafif olan ataklar ışıklı ortama geçmek veya uyumakla kendiliğinden yatışabilir. Çünkü bu durumlarda göz bebeği küçülür.Açı kapanması glokomu veya akut glokom krizi olarak isimlendirilen bu tabloda, birden gözde şiddetli ağrı, kızarıklık, görmenin bulanıklaşması ve azalması, ışığa hassasiyet, bulantı, kusma belirtileri ortaya çıkar. Bu tabloyla doktora başvuran hastanın göz tansiyonu genellikle 40-50 mm veya daha yüksek civa basıncı gibi çok yüksek düzeylerde bulunur. Bu seviyelerdeki göziçi basıncı gözbebeğini felç eder.

Göz ağrısı kusmaya neden olabilicek kadar şiddetlidir Bu, acil bir durumdur. Tedavi gecikirse görme kaybına yol açar. Katarakt ve görme siniri hasarı hızla gelişebilir.Bu yüksek göz tansiyonunun acilen ilaç tedavisiyle düşürülüp hastanın lazer tedavisi ve gerekirse ameliyata alınması ve probleminin halledilmesi gerekir. Aksi halde, hasta doktora başvurmakta gecikirse bu yüksek göz tansiyonu ile birkaç gün içinde tam görme kaybı oluşur. Bu belirtilerin görüldüğü hastanın ağrı kesicilerle ağrıyı azaltmaya çalışmadan, bir an önce doktora başvurması gerekir. Genellikle drenaj açısı dar kişiler doktorları tarafından böyle bir kriz için uyarılırlar. Gözde ağrı , gözün sertleşmesiyle birlikteyse hemen doktora başvurulmalıdır.


Glokom Belirtileri Nelerdir?

Glokomun çeşitli tiplerinin oluşum şekli, klinik görünümü ve tedavisi birbirinden çok farklıdır.

Glokom tiplerinin büyük çoğunluğun açık açılı tip olup bu grup hastalarda hiçbir belirti görülmez. Erken görmede bozukluk ve ağrı yoktur Hastalık erken teşhis edilmeyip ilerlerse, görme sinirindeki harabiyete bağlı olarak görme alanında kör noktalar oluşur. Daha sonra bir borudan bakıyormuş gibi etraftaki cisimler görülmez olur.Dahada ilerlediğinde bu boru görüşü de kaybolur. Bu yüzden Glokom bazen yıllarca sessiz sedasız ilerleyerek göz sinirinde belirgin harabiyet yaptıktan sonra, birçok hasta tarafından ancak ileri dönemde fark edilen sinsi bir hastalıktır.

Glokomun seyrek görülen kapalı açılı tipinde ise göz tansiyonu aniden çok yükselir. Gözde kızarıklık, ağrı, bulanık görme, ışıklar etrafında renkli halkalar görme, mide bulantısı ve kusma gibi belirtileri olur Bu genellikle hipermetrop hastalarda izlenir.

Glokomda görme kaybı oluştuktan sonra geri dönüş olmadığından erken tanı önemlidir. Normal göz muayenesi sırasında tespit edilen anormal gözici basıncı hastalığın ilk belirtisi olabilir. Göz doktorunca düzenli aralıklarla yapılan muayeneler glokomun erken tanı ve tedavisi için en iyi yoldur.

3

Glokomda Görme Alanı Daralması

25 24y
Normal Görüş  Glokom  Hasarında Görüş

23

Glokomda Görme Alanı Daralması

 


Glokom Nasıl Teşhis Edilir ?

Bu durumun tanısı sadece göz doktorlarınca konabilmektedir. Özellikle, kronik açık açılı glokom adı verilen en sık görülen glokom çeşidinde, eğer göziçi basıncı çok yüksek seviyelerde değilse hastalık hiçbir belirgin belirti vermeden sinsi olarak seyreder. Glokom, çoğunlukla başka bir nedenle, sıklıkla da sıradan bir gözlük muayenesi veya basit nedenlerle doktora başvuran hastalarda yapılan muayene sırasında tesadüfen teşhis edilir. Bu nedenle göz muayenesi sırasında göz tansiyonunun ölçülmesi ihmal edilmemelidir.

Bu hastalığın tedavisini de sadece göz doktorları verebilmektedir. Tonometre adı verilen cihazlarla göz tansiyonu ölçülür, optik sinir göz dibi muayenesinde incelenir ve gerekirse glokoma yönelik testler yapılır. Testler göz doktoru tarafından gerekli görülen hastalara yapılmaktadır.Ayrıca, bir kısım hastada akut glokom krizi denilen ve göziçi basıncının ani olarak çok yüksek düzeylere yükselmesiyle ortaya çıkan, şiddetli göz ağrısı, başağrısı, gözün kıpkırmızı olması, bulantı, kusma gibi gürültülü bir tabloyla kendini gösterir. Bu durumda teşhis çok kolaydır ve acil tedavi gerekir.
Glokomun en iyi tespit yöntemi düzenli göz muayenelerine gitmektir. Göz doktoru bu hastalığı tespit etmek için aşağıdaki muayeneleri  ve testleri uygular Glokom teşhisinde sadece tansiyon değeri ve muayene bulguları yeterli olmayıp özellikle erken tanıda görme siniri fonksiyonlarını ve anatomik yapısın değerlendiren testlerde önemlidir:
– Göz tansiyonu ölçülmesi(Göz Basıncı): 
Günümüzde en yaygın kullanılan iki yöntem vardır. Bunlardan birinde göz damlayla uyuşturularak alet göze değdirilir. Diğerinde ise hava ile ölçüm yapıldığı için göze herhangi birşey damlatılmaz.
– Gözün drenaj açısının incelenmesi: 
Diğer yöntemlerle şüphe uyanırsa uygulanır.
– Görme sinirinin muayenesi ( Oftalmoskopi ):
Göz dibi muayenesi yaparak göz sinirleri incelenir.Göz içi basıncının yüksekliğine bağlı olarak oluşan görme sinirindeki çukurlaşma gözlenir.
6
7

Normal Görme Siniri

8

Glokomlu Hastalarda Görme Sinirinde Çukurlaşma

9

Glokomlu Hastalarda Görme Sinirinde Çukurlaşma

– Görme alanı: 
Görme siniri hasarını fonksiyonel olarak gösterir. Günümüzde genellikle bilgisayarlı olanı tercih edilmektedir. Bu metodda çene yarım küre şeklindeki bir cihazın önüne yerleştirilir. Işık gördükçe hastadan düğmeye basması istenir. Testin sonunda bilgisayar görme alanını kağıda basarak verir.
Görme siniri fonksiyonlarının değerlendirilerek, görme sinirindeki tahribatı gösteren görme alanı bozulmaları saptanmaktadır.
bilgisayarli_gorme_alani
11

Normal Görme Alanları

12

Glokoma Bağlı Görme Alanı Hasarları

– Görme Sinir Başı ve Sinir liflerinin İncelenmesi 
NFA,  OCT gibi Çeşitli yöntemlerle göz sinirinin hasarının varlığının ve derecesinin belirlenmektedir.
Sinir Lifi Analizi Testi (NFA: Nerve Fiber Analyzer) Bu test ile ile sinir lifi kalınlıkları ölçülür.Glokom hastalıgında sinir lifi kalınlıklarında incelmeler saptanır.
13
14
Optic Coherence Tomograpy:  Optik Sinir Başının değerlenidirilmesi
Bu test ile Glokom Hastalığında Optik Sinir başında gözlenen çukurlaşma incelenir
15
– Pakimetri
16
Glokom hastalığı teşhisi için Kornea kalınlığı ölçülür.
Glokom Hastalığında Takip
Glokomlu hastalar, göziçi basıncı düzeyi, görme sinirinin ve görme alanının durumu birlikte değerlendirilerek izlenirler ve yine bu bulgulara bakılarak ilaç tedavisine veya ameliyata karar verilir. Hatırlayın ki; glokom herkeste olabilir. Glokoma bağlı görme kaybını önlemenin tek yolu erken tanıdır. Bu nedenle düzenli aralıklarla göz muayenelerinin yapılması önemlidir.


Glokom Nasıl Tedavi Edilir?

Açık Açılı Glokom Tedavisi

Glokom hastalığının tanısı konulduktan sonra bugün için tedavide amaç göz tansiyonunu düşürerek göz sinirinin hasarını durdurmak ve görme kaybının ilerlemesini engellemektir. Bu amaçla uygulanabilecek yöntemler ilaç tedavisi, laser tedavisi ve cerrahi tedavi olarak üçe ayrılabilir.
İlaç Tedavisi
Açık açılı glokomda amaç göz içi basıncını azaltarak sinir lifleri tahribatını engellemektir.. Glokomun ilaçla tedavisinde kullanılan birçok damla mevcuttur. Bu damlalar değişik mekanizasyonlarla göziçi basıncını düşürürler .Glokom ilaçlarının bazıları göz içi sıvısının yapımını azaltırken bazıları da göz içi sıvısının  gözü terketmesini kolaylaştırırlar. Tedavinin etkinliği görme alanı tetkikleri ve optik sinir başı çukurluğunun takibi ile gözlenir. Tıbbi tedaviye görme alanında tahribat durduruldukça devam edilir. Başarılı olunamazsa, ikinci damla eklenir. Yine göz tansiyonu düşmezse tedaviyi yapan doktorun anlayışına göre üçüncü damla eklenir Damla tedavisine başlamadan önce hastada kalp-akciğer rahatsızlığı olup olmadığı araştırılmalıdır. Çünkü glokom tedavisinde kullanılan damlaların bazıları, solunum zorluğuna ve kalbde ritm bozukluklarına yolaçabilir. Bu nedenle bu tür ilaçlar dikkatle kullanılmalıdır. Yine bazı tür glokom damlaları da görme bulanıklığına, gözde ağrıya, başağrısına allerjik reaksiyonlara neden olabilirler. Bir de göziçi basıncının düşürülmesinde kullanılan ve ağızdan alınan bazı ilaçlar (tabletler) mevcuttur. Fakat bu ilaçlar, göziçi basıncını kısa sürede düşürmek için birkaç gün süreyle kullanılan ilaçlardır. Uzun süreli kullanılmaları durumunda kan elektrolit dengenin bozulması (özellikle potasyum kaybı), ellerde, ayaklarda uyuşmalar ve uzun vadede böbrek taşları oluşması gibi yan etkiler ortaya çıkar. Glokomlu bir hastada göziçi basıncı damla tedavisi ile normal düzeyde seyrediyorsa ve sürekli bu düzey korunuyorsa, hasta bu damlaları sürekli ve düzenli olarak hayat boyu kullanmak zorundadır
17
18
Laser Tedavisi:
Glokom tedavisinde, ilaç tedavisine yeterli cevap alınamayan hastalarda laser, ameliyattan önce uygulanabilen bir tedavi seçeneğidir. Glokomda trabeküler ağa argon laser uygulanması da glokom tedavi seçenekleri içindedir Laser tedavisi çok yüksek olmayan göziçi basınçlarını normal düzeye indirebilir. Bu uygulama göz basıncını yüzde 30 kadar azaltabilmektedir. Etki süresi genellikle 2-3 yıl kadardır ve  etkisi 5 yıl içinde çok azalmaktadır. Sonra göziçi basıncı tekrar yükselebilir Bu yüzden laser ancak 26 mmHg ya kadar ki basınçlılarda, ilaç tedavisine uymayan fakat ameliyat da edilemeyen hastalarda vakit kazanmak istendiğinde daha uygun bir seçenektir.
Cerrahi tedavi :
Eğer, glokomlu bir hastada göziçi basıncı kullanılan bütün ilaçlara rağmen normal düzeye indirilemiyorsa, göz siniri tahribatı giderek ilerliyor ve görme alanı giderek kötüleşiyorsa ameliyat gerekli olur. Ayrıca doktor takip güçlüğü olan, ilaç kullanımını aksatan ve uyum sağlamayan veya kontrollere gelmeyen hastalarda erkenden glokom ameliyatı yapmak gereğini duyabilir. Ameliyat gerekli olduğu halde ertelenirse hasta görmesini günden güne kaybeder. Glokom ameliyatları, eğer hasta bebek veya çocuk ise genel anestezi ile, erişkin hastalarda ise lokal anestezi ile yapılır. Ameliyatta yapılan işlem, gözdışına çıkmakta zorlanan ve böylece göziçi basıncının artmasına neden olan göziçi sıvısının çıkışını kolaylaştırmaktır. Bunun için değişik teknikler mevcuttur. Açık açılı glokomda kullanılan ameliyat yöntemleri trabekulektomi ve viskokanalostomidir. Her iki yöntemde de amaç göz içi sıvısının gözü rahatça terk etmesini sağlayacak bir kanal açılmasıdır. Ameliyattan sonra hastanın yatması gerekli değildir. Bazen ameliyattan sonra, göziçi basıncı tekrar yükselebilir. O zaman ikinci kez glokom ameliyatı yapmak gerekebilir. Bazı inatçı glokom türlerinde standart ameliyat teknikleriyle sonuç almak mümkün değildir. Bu durumda da göze bazı tüpler (valfler) yerleştirerek, yüksek göziçi basıncı düşürülmeye çalışılır..Ameliyattan sonrada görme alanı takibi çok önemlidir. Gerek lazer, gerekse normal cerrahi sonrası bazı hastalarda yine ilaç kullanımına devam etmek veya mükerrer ameliyatlar gerekebilir.
Kapalı Açılı Glokom Tedavisi
Akut atak, göz bebeğini küçülten ve göz içi sıvısının  salgısını azaltan ilaçlarla durdurulabilir. Göz içi basıncı normal düzeyine indiğinde lazer iridotomi yapılması gerekir. Yani lazerle irise bir delik açılır. Böylece arka kamaradaki sıvı ön kamaraya kolayca geçebilir. Bu girişim damlayla göz uyuşturulduktan sonra yapılır ve birkaç dakika sürer. Diğer göze de tedbir amacıyla yapılabilir. Çünki bir gözdeki açı dar olunca diğerinin de dar olma ihtimali yüksektir. Açının dar mı yoksa geniş mi olduğu gonioskopi ismi verilen bir teknikle anlaşılabilir.

19

Lazer ile İriste Delik Açılmas

20

Lazer Sonrası Oluşturulan Delikten Sıvı Geçişinin Sağlanması

21

22

Lazer ile İriste Delik Oluşturulması